DESTAN TÜRÜ
Zengin halk kültür içinde destan geleneği, Türk milletinin folklorik özelliklerinden biri olmuştur. Destan kelimesinin kökeni Farsçadır ve “efsane, masal, kıssa, manzum kıssa, hikâye” anlamlarına gelmektedir. Bu kelime, genel Türk edebiyatında, Yunancadaki εποϲ/epos ve aslı Fransızca olan épopée kelimelerinin de karşılığı olarak kullanılmaktadır. “Destan” kelimesinin ilk defa ne zaman kullanıldığını tespit etmek mümkün olmamakla birlikte, İslamiyet’in kabulünden sonraki dönemde Türkçeye girdiği söylenebilecektir(Vural, 2013: 3-4) Ayrıca Şark musikicileri arasında saz sapının bağlarına destan denildiği bilinmektedir(Gazimihal, 1961: 61). Bu sebeple destan isminin, halk ozanları arasında sazlı söyleşiler sırasında seslendirilen, eserlerin isimlerine yansımış olması muhtemeldir.
Epik türdeki destanlar üzerine hem Anadolu’da, hem de Türk Dünyası’nda birçok çalışmalar yapılmıştır. Yapılan çalışmaların çok sınırlı kısmında bu destanların müzikal özelliklerinden bahisler açılmıştır. Bu konu müzikologların el atması gereken önemli bir alandır. Epik destanların melodilerinin sınırlı bir ses alanına sahip olması ve kalıp-ezgilerden oluşması müzikal yönden değerlendirilmelerinin önüne geçmiştir.
Epik destanların başlarına gelen bu üzücü sonuç, Anadolu destan-anlatı türünde de karşımıza çıkmaktadır. Yapılan kaynak taramalarında destanların kalıp-ezgilerine dair iki nota derlemesine Saygun ve Arseven’in eserlerinde rastlanmıştır. Ayrıca Ankara Devlet Konservatuvarı tarafından gerçekleştirilen derleme çalışmalarında çok sayıda destanında kayıt altına alındığı bilinmektedir. Bunlardan bir kısmı notaya alınmış olmasına karşın bazıları halen ses kaydı olarak kaderlerini beklemektedir. Bir kısmını ise türkü olarak bilmektedir. 1939 yılı derleme gezilerinde iki farklı icracıdan dinlenen “Gelin Ağlayalım (Ata’ya Ağıt)” isimli eser Âşık Haydar tarafından destan olarak bestelenmiş olmasına rağmen biz kırık hava bir türkü olarak bilmekteyiz. Diğer bazı kaynaklarda ise destanların melodilerinin farklı tiplerde oldukları ve şiirin karakterine göre seçildiklerine dair birkaç bahis açıldığı tespit edilmiştir.
Anadolu’da Destan Geleneği
Anadolu’da seslendirilen halk ezgilerimizin büyük bir kısmı olaylar üzerine yakılmıştır. Halk, kendi vicdanında derin izler bırakan olaylar sonrasında, eski bir geleneğe uyarak her zaman ezgiler üretmiştir. Bu tür havalar halk müziğimizde çok önemli bir yere sahiptir. Bu türün en tipik örneği ise destanlardır.
Destanın tanımı ve türlerinin neler olduğuna dair çok sayıda çalışma mevcuttur. Destanın iki türü vardır. “İlki âşık şiir türlerinden biri olan ‘destan-anlatı’ olarak ifade edilirken, ikincisi çok uzun soluklu bir anlatı olan ‘epik/epos/epope’ de denilen türdür. Oğuzların Dede Korkut Destanı gibi 300 sayfalık büyük eserler ikinci tür kapsamındadır”(Boratav, 2013:41). Bu çalışma kapsamında ele alınacak tür ise ilki olan âşıklar tarafından seslendirilen destan-anlatılardır. Bu iki destan türü arasındaki ilk fark epiklerin uzun soluklu olmalarıdır. Diğer fark ise epik türdeki destanların konularıdır; “Bunlar ulusların genellikle yazı-öncesi çağlarında oluşmuş, gelişmiş yapıtlardır. Konuları ise iki ana kümede toplanmaktadır: 1) Kozmoloji ve mitoloji, 2) Ulusun geçmişindeki önemli olayları…”(Boratav, 2013: 41-42). Ayrıca destan-anlatı türündeki eserler anonim değil sahibi belli halk edebiyatı ürünleri arasında yer almaktadır. Epik türdeki destanların eski devirlere veya daha geniş bir toplum sahasına hitap etmesinden ötürü anonim olarak değerlendirilmeleri daha doğru olacaktır.
Bu araştırmanın konusu olan destan-anlatı türü şu şekilde tanımlanabilir: “Destan efsanevi konuları ve halk arasında olup biten olayları anlatan edebi ve musiki ile ilgili bir türdür. Anadolu’da halen yaşayan destanlar, savaşları, kavgaları, her çeşit olayı anlatan, biraz gülmece niteliği taşıyan, hatta cinsel içerikli sözler taşıyan eserlerdir. Geyik Destanı, Öküz Destanı, Saz, Esnaf, Fare, Meme Destanları bunlara örnektir(Yönetken, 2017: 124).
Destan terimi, Türkiye Türkçesinde nazım şekli, halk hikâyesi, dinî hikâye, fikrî ve tasavvufî eser, mensur edebî eser, manzum ve mensur tarih, yeni edebiyat alanında genellikle vakaya dayalı uzun şiirler için kullanılmaktadır (Yıldız, 2009:8). Özbek’de bu görüşü destekler; “Destan âşık havalarının en uzunudur. Daha çok aşk, kahramanlık destanları söylenirse de savaş, kavga, deprem, yangın, sel felaketleri, salgın hastalık gibi toplumu derinde etkileyen olaylar çok işlenen konulardır”(2014: 57).
Boratav, destan-anlatı türünü şöyle tanımlamıştır; “Dörder dizelik bentlerden meydana gelir. Bent sayısı 1002’ü bulan destanlar olduğu gibi, 8-10’u geçmeyenlerde vardır, ölçüsü çoğunlukla 11’lidir. Konuları ile destanlara yaklaşan şiirler de mevcuttur. Destanlar toplumu geniş ölçüde ilgilendiren olayları konu edinirler; belli bir savaş; bir başbuğun başarıları; salgın hastalık, deprem vb. gibi toplumu derinden sarsan afetler; baş-kaldırmalar vb. siyasi önemli olaylar(…) Anlatı tekniği çeşitli olur: kimi destanlarda âşık, olayları kendi ağızından anlatmakla yetinir; kimilerinde kısa bir girişten sonra, destanın önemli kişilerini konuşturur; her bentte kişilerden biri söz alır; destanın sonunu âşık gene kendi sözleriyle ve adını vererek bağlar. Âşıkların bir de “destan parodileri” (ciddi olmayan bir konuyu destan edasıyla anlatma) niteliğinde yaratmaları vardır. Destancılar sivrisinek, pire destanları, züğürtlük destanı gibi eserlere güldürücü abartmalar katarlardı(Boratav, 2013: 31). Tespit ettiğimiz destanlar bu tanıma ait özellikleri taşımaktadır. Derlemiş olduğumuz destanlardan biri Yalova depremine, bir diğeri suikast kurbanı olan Yüksel Menderes’e, diğeri aşığın ayrılık acısına yakılmaktayken, ses kaydından notaya alınan “Kötü Talih Destanı” ise güldürü tarzı destanlara örnek olmuştur. Hepsi aşığın ağzından anlatılmıştır. Ayrıca âşıkların bir kısmı mahlaslarını son dörtlükte okumuşlardır.
Kaynaklar
Boratav, P. N. (2013) “100 Soruda Türk Halk Edebiyatı” Ankara, Bilge Su Yay.
Gazimihal, Mahmut Ragıp (1961) “Musiki Sözlüğü”, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul.
Özbek, M. (2014) “Türk Halk Müziği El Kitabı I Terimler Sözlüğü” 2. Baskı, Ankara ,Atatürk Kültür Merkezi Yay.
Sipos, J. (2009) “Anadolu’da Bartok’un İzinde” Çev. Sanat Deliorman, Pan Yay. İstanbul.
Yıldız, N. (2009) “Türk Destancılık Geleneği”, Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, Cilt:6, Sayı: 1, Ankara.
Vural Göher, F. (2013) “Manas Destanı’ndaki Müzikal Ögeler”, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Billimler Enstitüsü, Tarih Bilim Dalı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Konya.
Yönetken, H. B. (2017) “Folklor Dersleri” Haz.: Yavuz Daloğlu, Opus Kitap, İstanbul.